10 Eylül 2019 İklim Değişikliğinin Ekonomisi
İklim değişikliği ciddi ve acil bir konudur. Küresel ısınmanın ana nedeni olarak kanıtlanmış sera gazı salınımı, elektrik üretimi, ormansızlaşma gibi arazi kullanımında ki değişiklikler, ulaşım, tarım gibi insan kaynaklı faaliyetler sera gazlarının kaynaklarıdır. Bunların arasında en hızlı büyüyen kaynaklar ulaşım ve elektriktir.
En son araştırmalar, bazı risklerin ilk ortaya çıktıkları günden bugüne kıyasla daha tehlikeli olduğunu göstermektedir. Potansiyel bazı etkiler geri dönüşsüz olabilir ve küresel ısınma sürecini hızlandırabilir. Örneğin, permafrostun eritilmesi, büyük miktarlarda metan salabilir. Permafrostun erimesi, küresel ısınmaya mevcut nedenlerden çok daha fazla yol açabilir ve bu da son 50 milyon yıldaki sıcaklıktan daha yüksek sıcaklıklara neden olabilir. Dünyanın her yerinde yayılan sera gazının yerkürede aynı etkisi vardır. Etkili bir eylem için küresel iş birliğine ihtiyaç vardır. Küresel ısınma dünyanın her yerini etkilemekte fakat etkileri tüm dünyada farklılık gösterecektir.
İklim değişikliği konusunda bilimsel çalışmalar son 20 yılda hızlandı ve Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) aracılığıyla uluslararası iş birliği güçlendirildi. İklim değişikliğinin büyük oranda insan kaynaklı olduğuna ve çok endişe verici bir yola koyulduğuna dair kanıtlar her geçen gün daha da güçlenmektedir. Son tahminler, yüksek emisyonların önümüzdeki on ya da iki yılda keskin bir düşüşe uğramasına rağmen, küresel sıcaklıkların üzerindeki etkisi halen çok büyük olacağını göstermektedir. Karbondioksit de dahil olmak üzere birçok sera gazının iklim üzerindeki etkileri gecikme ile oluşuyor dolayısıyla sıcaklık ve deniz seviyesi yirmi ikinci yüzyılda da yükselmeye devam edecek.
BM İklim Değişikliği Sözleşmesi çerçevesi ve Kyoto Protokolü, uluslararası bir yanıt geliştirmek için değerli bir temel oluşturmaktadır, ancak üzerinde anlaşmaya varılan eyleme ilişkin zaman dilimleri kısa ve dolayısıyla ölçek sınırlıdır.
Yukarıda ki grafik,
- Zengin ülkelerin mevcut emisyonlara hükmettiğini;
- Hafifletmek için harekete geçmeden emisyonların şiddetle artacağını;
- Gelişmekte olan ülkelerdeki emisyonların daha hızlı arttığını göstermektedir.
Hükümetlerin kendi rolleri üzerine bir görüş açıldığında, ekonomilerinin ve sağlık, çevre ve nüfuslarının yaşam biçimlerinin büyümesi üzerinde anlaşılır bir odak noktası vardır. Büyüme ve iklim değişikliği son derece birbiriyle ilişkili: örneğin, büyüme sera gazı emisyonlarının kaynaklarını nasıl yönlendiriyor? İklim değişikliği hem kısa hem de uzun vadede büyümeyi nasıl etkileyecektir? Büyüme süreçleri insanları farklı koşullara nasıl dahil edecek ve etkileyecektir? Peki sera gazlarının hafifletilmesi büyümeyi nasıl etkileyebilir?
Mevcut sera gazı emisyonları tehlikeli bir yoldur. Mevcut sera gazı stokları büyük oranda zengin ülkelerdeki emisyonların bir sonucudur. Sorunların çoğunun kaynağı bunlar, ancak gelişmekte olan ülkelerin emisyonlarının etkileri artacak. Bununla birlikte, gelecekteki emisyon artışlarının çoğunun gelişmekte olan ülkelerde olması muhtemeldir. Sera gazı kontrolü yokluğunda büyümenin çevresel bozulmadan nasıl etkileneceğini ülkelerin anlaması gerekir. İnsani açıdan, gelişmekte olan ülkeler en kötü şekilde etkilenebilirler. Sadece, kuraklık ve sel oranlarının yüksek olması değil, aynı zamanda sıcaklığın artmasıyla birlikte daha olumsuz bir genel çevre tarafından da etkilenebilirler. Düşük gelirlere göre bu olaylar oldukça güç durumlara yol açabilir.
Uyumun Önemi
Uyum, iklim değişikliğinin etkisini azaltma potansiyeline sahiptir. Önümüzdeki 30 yılda, sera gazı salınımının azaltılması, sera gazı stoklarında yalnızca küçük bir etkisi olacağı için, esas iklim değişikliği kaçınılmazdır. Dolayısıyla adaptasyon temel bir politika tepkisidir ve uluslararası toplum, özellikle etkinin büyük olacağı ülkelerdeki uyum sürecini destekleme yollarını bulmalıdır. Uyarlamayı teşvik eden politikalar, örneğin fırsatların çeşitlendirilmesi açısından, genel olarak kalkınma ile yakından alakalı olacaktır, ancak altyapı, ürün çeşitleri ve diğer alanlar açısından bazı özel yatırımlar yapılması muhtemel olacaktır. Temel ve hızlı iklim değişikliğine uyumun beşeri ve ekonomik maliyetlerin çok büyük olabilmesi açısından zorlukları vardır. İklim değişikliğinin bölgeleri farklı etkilemesinden dolayı adaptasyon zorlu bir süreçtir. Uyum ve azaltma alternatif değildir. Her ikisini de takip etmeliyiz. Ancak her birinin maliyeti, her ikisi için de politikaların seçimini etkileyecektir.
Gaz Salınımını Azaltmak İçin Seçenekler
İklim değişikliği, enerji kullanımı, tarım ve ormansızlaşma kaynaklı sera gazı emisyonları tarafından yönlendirilir. Azaltmaya yönelik etkili eylemin, üç alanın tümünü ve bunların tüm alt bölümlerini içeren eylemi gerektirmesi muhtemeldir.
Enerji emisyonların yaklaşık üçte ikisini oluşturur. Enerjiden kaynaklanan emisyonların azaltılması büyük ölçüde ekonomik aktiviteden enerji yoğunluğuna ve enerji yoğunluğundan karbon yoğunluğuna yapılan bağlantılardaki değişmelere bağlıdır. Gerekli enerjiyi azaltma önlemleri, ekonomik faaliyetlerin karışımını değiştirerek enerji verimliliğini artırmayı içermektedir. Birim enerji başına karbonun azaltılması büyük oranda zaten mevcut olan teknolojilere ve daha da geliştirilmekte olan teknolojilere bırakılacaktır. Ulaştırma talebi hala güç talebinden daha hızlı bir şekilde artıyor. İncelememiz, enerji tasarrufu ve teknolojiler üzerine odaklanmanın, hem enerjinin arzı ve kullanımı üzerindeki pek çok verimsizliği azaltabileceğini hem de keşif ve yenilik çağını teşvik edebileceğini araştırıyor.
Talebi yönetmek ve yeni teknolojileri piyasaya sürmek için politika çerçevesi çok önemlidir. İlgili teknolojilerin birçoğunun geliştirilmesi ve konuşlandırılması için özel sektör merkezi bir rol oynayacaktır. Açık, uzun vadeli ve güvenilir piyasa yapıları ve teşvikler gerektirecektir. Yenilik esastır. Politika tasarımı, fosil yakıt pazarlarının çalışma biçimini anlamayı gerektirir. Tükenebilir doğal kaynakların mülkiyetindeki kira, oligopolistik davranış gibi merkezi bir unsurdur. Dolayısıyla, vergi ve piyasa önlemlerinin etkisini değerlendirmek karmaşıktır.
Teşvikleri şekillendiren kilit politika araçları vergiler, mülkiyet haklarının tahsisinde ki ticari düzenlemelerdir. Bu mülkiyet hakları farklı zaman dilimlerinde ülkeler, firmalar ve bireyler arasında farklı şekillerde tahsis edilerek servet ve gelir dağılımları sağlanır. Ancak, etkili olacaklarsa, inandırıcı pazarların temellerini sağlamalıdırlar. Şu anda, bu araçların üçü de gelişmiş ülkelerin çoğunda enerji ve çevre politikasında rol oynamaktadır. Bunların nasıl birleştirileceğini ve hangi kurumsal yapıların etkin kullanımını destekleyebileceğini inceleyeceğiz. Ancak teşviklerin ve bunları destekleyebilecek kurumların ötesine geçmeli ve tercihleri ve ürettikleri davranışları değiştirme olanakları incelemeliyiz. Bu bilgi, tartışma ve eğitim yoluyla gerçekleşebilir. Geri dönüşüm, su tasarrufu, alkol ve sigara içmeyi de içeren dışsallıkları içeren çeşitli politika yaklaşımlarında önemli bir unsur olmuştur.
Mevcut enerji üretim ve kullanım kalıplarının ne kadar çabuk ve hızla değiştirilebileceğini ve bu da ekonomik büyümeyi zayıflatacak şekilde güçlenip güçlenmeyeceğini sorgulamalıyız. Belirli endüstrilerin rekabet gücü ve genel ekonomi üzerindeki etkileri de dahil olmak üzere, düşük karbon ekonomilerine doğru hareket etme maliyetlerini incelemeliyiz. Ülkelerin grupları bir araya gelerek, ekonomileri benzer bir zaman diliminde nispi fiyat değişikliklerine uyum sağlamak için, büyüme, hızlanma ve rekabet edebilirlik konularında yönetim daha başarılı olacak gibi görünüyor. Bazı sektörlerde küresel rekabete maruz kalan sektörler, uluslararası iş birliğinden de yararlanabilir. Uluslararası eylemlere nasıl katılabilecekleri ve kendi sorumluluklarını nasıl uygulayacakları konusundaki kararlarını verirken, ülkeler büyüme ve rekabet edebilirlik konularının ötesinde ölçütler getirecektir. Bunlar arasında, enerji politikası söz konusu olduğunda gelişmekte olan ülkelerdeki arz güvenliği ve enerjiye erişim vardır. Kararlar ve hedefler, doğal kaynakların, teknolojilerin, piyasa yapılarının ve kurumların farklılık gösterebileceğinden, ülkeler arasında değişiklik gösterebilir. Elektrik ve enerji verimliliği alanındaki düşük karbonlu teknolojiler gibi enerji güvenliğini artırmak için yapılacak birçok önlem, muhtemelen sera gazlarının emisyonlarının azaltılmasını teşvik edecektir.
Gerek geliş sebepleri gerekse yerli finansal baskılardan dolayı, azaltıma katkıda bulunan yatırımlar için dış finansman arayışları söz konusudur. Deniz aşırı yardım limitleri, bu tür yatırımları teşvik etmek için piyasa mekanizmalarının ölçeklendirilmesinin büyük önem taşıdığını göstermektedir. Bunların muhtemelen sadece enerji üretimini değil aynı zamanda taşımacılık, tarım ve ormansızlaşma da içermesi bekleniyor.
humphreyfellowship.org/system/files/stern_summary___what_is_the_economics_of_climate_change.pdf
What is the Economics of Climate Change?
Nicholas Stern